Fransa Gazze savaşı karşısında bir yol bulmakta zorlanıyor
Bu yelpaze Yahudi karşıtı karalamalardan hakaret ve açık tehditlere kadar uzanmaktadır: Fransa'da Gazze savaşı antisemit olaylarda büyük bir artışa neden oldu. Bir örnek: Genç bir adam geçtiğimiz günlerde Paris metrosunda bir hahama Arapça hakaret etti ve hatta sırtına tekme attı. Beş hafta içinde 1.200'den fazla antisemit olay kaydedildi; bu sayı bir önceki yılın tamamında kaydedilenin üç katı. Yüzlerce soruşturma başlatıldı.
Bu durum Avrupa'da en fazla Yahudi nüfusa sahip olan ülkede öfkeye neden oldu ve hafta sonunda on binlerce kişi antisemitizme karşı gösteri düzenledi. Ancak aynı zamanda İslam, Katoliklikten sonra en önemli ikinci dindir ve Fransa aynı zamanda Avrupa'da en çok Müslüman'ın yaşadığı ülkedir. Bu nüfusa, özellikle Filistinlilerin kaderinden etkilenen, kökleri Müslüman ülkelere dayanan halk da dâhildir. Almanya'da olduğu gibi burada da Filistin yanlısı, çoğunlukla şiddet içermeyen bir dizi gösteri düzenlenmiştir. Bu çerçevede Paris'teki hükümet de Gazze savaşı ışığında rotasını özellikle dikkatli bir şekilde dengeliyor.
Macron dengeyi sağlamaya çalışıyor
Hamas'ın İsrail'e saldırısından bu yana, aynı anda farklı pozisyonları korumaya çalışan bir hem/hem politikasına sahip olduğu söylenen Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, bir yandan meşru müdafaa hakkı ve güvenlik gibi konularda İsrail lehine net bir pozisyon alırken, diğer yandan da Filistinlilerin kendi devletlerine sahip olma arzusu gibi meşru kaygılarını destekleyerek bir denge kurmaya çalışıyor.
Macron, diğer bazı önde gelen siyasetçilerden oldukça geç bir tarihte dayanışma ziyareti için İsrail'e gittiği için Fransa'da eleştirildi. Macron daha sonra İsrail'i Gazze'de sivillerin gereksiz yere acı çekmesine neden olan "ayrım gözetmeyen bombardıman" yapmakla suçladı ve ateşkes çağrısında bulundu - İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu Macron'un suçlamalarını derhal reddetti.
100,000 kişi antisemitizme karşı sokaklara döküldü
Pazar günü Paris'te 100.000'den fazla kişi antisemitizm dalgasına karşı çıktı. Geniş bir siyasi destek aldılar. Antisemitizmin Fransa'da yıllardır büyüyen bir sorun olması sebepsiz değil. Örneğin 2012 yılında Fransa'da meydana gelen ciddi bir antisemit saldırının ardından giderek artan sayıda Yahudi İsrail'e göç etti. Holokost'tan kurtulan Mireille Knoll'un antisemitik nedenlerle öldürülmesi de 2018'de Paris'te heyecan yarattı.
Bu arada Paris mitingi, hangi partilerin gösteriye katılıp hangilerinin katılmadığı konusunda tartışmalara ve göz devirmelere neden oldu. Örneğin, sağcı milliyetçi politikacı Marine Le Pen, sağcı Rassemblement National'in (RN) diğer temsilcileriyle birlikte mitinge katıldı. Diğer partiler halka Le Pen ile aralarına mesafe koymaları çağrısında bulunurken, RN temsilcileri de aşırı sağcı partinin kurucusu Jean-Marie Le Pen'in antisemitik tutumlarına karşı tavır almaya davet edildi.
Sağcı partiler antisemitizme karşı yürüyor
Le Pen mitinge katılarak, halkın daha geniş kesimleri tarafından seçilebilir olmak ve artık aşırı görüşleriyle rencide etmemek amacıyla yumuşama sürecini devam ettirmekle suçlandı. Ancak beklenmedik bir kesimden destek aldı. "Nazi avcısı" olarak bilinen Yahudi tarihçi Serge Klarsfeld, "Le Figaro" gazetesine verdiği demeçte sağcı partinin Marine Le Pen'in liderliğinde değiştiğini ve eski antisemitizminden uzaklaştığını söyledi. Bu açıdan partinin gösteriye katılması olumlu bir şeydi.
Auschwitz'de öldürülen bir Yahudi'nin oğlu olan Fransız Klarsfeld (88), Alman eşi Beate ile birlikte Nazi suçlularına zulmetmeyi hayatının işi haline getirmiştir. Simon Wiesenthal ile birlikte Klarsfeld'ler muhtemelen Nazi suçlularının en tanınmış takipçileridir. Klarsfeld, 1943 yılında çocukken, babasının tutuklanıp sınır dışı edildiği toplama operasyonundan kıl payı kurtulmuştur.
Solcular sağcı katılımcıları protesto etmek için gelmedi
Bu arada Sol Parti, sağcı katılımcıları protesto etmek amacıyla gösteriden uzak durdu - önde gelen solcu siyasetçi Jean-Luc Mélenchon da daha önce Gazze'de gerçekleştiğine inandığı "katliamın koşulsuz destekçileri "nin bir araya gelmesinden söz etmişti. Hamas'ın İsrail'e yönelik saldırısından bu yana, Sol Parti'nin ve özellikle de Hamas'ın terör örgütü olarak tanımlanmasını reddeden Mélenchon'un siyasi duruşu konusunda tartışmalar arttı.
Klarsfeld, aşırı solun her zaman antisemit bir geleneğe sahip olduğunu söyledi. "RN'nin antisemitizmden vazgeçmesi ve Yahudilerin savunucusu olarak hareket etmesi beni rahatlattı ama aşırı solun antisemitizme karşı eylem çizgisini terk etmesi beni üzüyor." Komünistler, Sosyalistler ve Yeşiller ise Ulusal Meclis Başkanı Yaël Braun-Pivet ve Senato Başkanı Gérard Larcher tarafından başlatılan antisemitizme karşı yürüyüşe katıldılar.
Cumhurbaşkanı da yoktu
Bu arada pek çok kişi eski cumhurbaşkanları François Hollande ve Nicolas Sarkozy'nin yanı sıra eski hükümet başkanlarının mitingde hazır bulunup mevcut cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un bulunmamasını anlaşılmaz buldu. Bu durum Macron'un hem/hem yaklaşımından ve çatışmada açıkça taraf olmama isteğinden kaynaklanmış olabilir. Gösteriden önce Macron, antisemitizm konusunda Fransızlara açık bir mektupla seslendi - ancak aynı zamanda İngiliz BBC kanalında İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki eylemlerini sert bir şekilde eleştiren bir röportajı yayınlandı.
Kaynakwww.dpa.com